10 Ocak 2009 Cumartesi

İşte Hayatım...

Bugün ve geçen 1 haftadır hayatımda bir dönüm noktası benim için , özellikle son 2 senedir ve hatta belki bu yaşıma kadar uyuduğum uykumdan uyandım. Gözlerimi açtığımda gördüğüm ışık gözlerimi kör etti birden , sonra yavaş yavaş seçmeye başladım etrafımdaki dünyayı...

Gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum. İçime çektiğim hava ile birlikte içimi, hayatımda ilk defa hissettiğim türden bir korku , çaresizlik , utanç ve mahcubiyet doldurdu. Kalbim hızlı hızlı atmaya başladı , sanki yerinden fırlayacakmış gibi , inanılmaz bir hız ile çarpan kalbim ve vücudumdan fışkırırcasına dökülen soğuk terler , ölüyorum zannettim. Göğsümde korkunç bir baskı , nefes alamıyordum , boğulacak gibiydim.

Tüm bunlar acımasız ve çığlak gerçeğin yüzüme, bedenime çarpışıydı. Artık gerçek dünyanın içinde nefes alıp veriyor , tüm benliğimle soğukluğunu hissediyordum. Aradan geçen 1-2 saate karşın hala aynı duyguları ve çarpıntıyı yaşıyor olmam beni endişelendiriyordu. Hala bekliyordum uyanacağım zamanı bu rüyadan ama ne zaman.. Geçen 1-2 sıkıntılı ve uykusuz geceden sonra anladım artık bu bir rüya değildi.

Kendimi , oyuncaklarını kırmış yerde yaptıklarını pişmanlıkla seyreden bir çocuk gibi , mahvettiğim hayatıma bakarken buldum. Ben nasıl oldu da böyle bir hata yapmış olabilirdim ? Ben , iyi okullarda okumuş , herşeyden önce kendimi devamlı geliştirmeye adamış , aklımın başında olduğunu düşündüğüm ben , nasıl olurdu da bu kadar cahilce bir hataya düşmüş olabilirdim?

Hayatta her zaman 2. bir şans olmaz hataları düzeltmek için. Benimde yoktu. Sığınabileceğim bir yer aradım , bulamadım.

Dışarı çıktım , evde içeride iyice bunalmıştım , sıcaktan ve havasızlıktan. Hava 3 derece filan olmalıydı. Sıkı sıkı giyindim , başıma beremi de taktım sahile doğru yola koyuldum. Karşıdan gelen insanlar dik dik yüzüme bakıyorlardı , birkaç kez yüzümü , beremi elimle kontrol ettim yanlış birşey var mı diye. Bulamadım. Herhalde ağlamaktan kızarmış ve şişmiş gözlerime bakıp , hayıflanıyorlar diye içimden geçirdim. Onlar hep mutlumuydu sanki? Onların hiç derdi yokmuydu? Olmamış mıydı? Hiç ağlamamışlarmıydı?

Hızlı hızlı sahile doğru yürümeye devam ettim. 5 dakika sonra ulaşmıştım deniz kenarına. Hava durgundu , rüzgar yok denecek kadar azdı. Yürürken göğsümün sıkışması ve sulu gözler devam ediyordu. Elimde değildi düşünmeden duramıyordum içinde bulunduğum durumu. Kurtulamıyordum ondan , peşimi bırakmıyordu bir türlü. Denizde bir grup yelkenli tekne başlarında hocaları ile eğitim yapıyorlardı. Beyaz küçük yelkenleri ile gölde gezinen kuğuları andırıyorlardı.

Deniz durgundu. Sessiz ve sakin. Karşıda adaları net bir şekilde görmek mümkündü. Arada birkaç yolcu gemisi sessizce uzakta yol alıyorlardı içlerinde sabırsızca bekleyen ve muhtemelen eşssiz kıyı manzarasını seyrederken ellerindeki çayları sıcak sıcak ısınmak için yudumlayan yolcuları ile birlikte. Yürümeye koyuldum Fenerbahçe'ye doğru. Fazla bir kalabalık yoktu. Kimisi köpeği ile çimlerde beraber oynuyor , koşuyor , kimisi bisikleti ile hızlıca yanımdan geçip gidiyordu. Diğerleri ise benim gibi soğuğa karşı iyice sarmalanmış , hızlı adımlarla yürüyor , bir yandan da suratıma dik dik bakmaya devam ediyorlardı yanımdan geçerlerken.

Günlerdir çorba dışında doğru dürüst bir şey yememden dolayı zayıf düşmüştüm. Yürürken bazen zorlandığımı hissediyordum , sanki olduğum yere yığılıp kalacakmışım gibi. Herşeye rağmen yürümeyi sürdürdüm. Çocuk parkında , annesi veya babası tarafından sallanan , mutluluktan çığlıklar atıp etrafa kocaman gülümsemeleri ile mutluluk saçıyorlardı. Kendimi hayal ettim birden çocuğunu sallayan babanın yerinde olmayı ne çok isterdim..

Devam ettim yürümeye , hava soğuktu oldukça. Parka vardığımda yürüyen 1-2 yaşlı çift ve kestanecinin dışında kimse yoktu. Çiftlerden bir tanesi oldukça yaşlı olmalarına rağmen , genç aşıklar gibi sıkı sıkı ellerini kenetlemişler , yüzlerinden mutlulukları ve huzur rahatça okunabiliyordu. Çok imrendim onlara. Acaba ben de beraber yaşlanabileceğim kişiyi bulabilecekmiydim? Ben de bu yaşlı çift gibi ilk günkü sevgi ve heyecanı yaşayarak ağır adımlarla ve huzur içerisinde yemyeşil ağaçların arasında doğaya ve aşkıma eşlik edebilecekmiydim?

Hızlı 1-2 tur attıktan sonra tekrar geri dönüş yoluna koyulmuştum. Yol üzerinde ilkokulum vardı. Sokağın başına geldiğimde o günlere geri gittim birden. Servise binişim , daha sonra okul bahçesinde durdum bir süre. Merdivenlerden inişim , sevinçle teneffüslerde binadan dışarıya fırlayışım , bahçede top aynadığım anlar gözümde canlandı. Ufaklığımı gördüm bahçede ip atlayan kızları kovalarken , ebelemek için bir sağa bir sola kovalarken arkadaşlarımı. Bahçede her gün sınıf sınıf sıraya girip , istiklal marşını okuduktan sonra yine tek sıra halinde sınıflara gidişim.. Hepsi gözlerimin önünde canlandı , o günlere geri dönmek istedim , keşke tekrar geri gidiğ herşeye yeniden başlasaydım , yeniden yaşama şansım olsaydı ve hatalarımı tekrarlamadan tertemiz bir sayfa açıp hayatımda bugün daha iyi yerlere gelebilseydim diye geçirdim içimden.

Herşeye rağmen gerçekle yüzleşmem gerekli , zaten istememek gibi bir seçenek de yok. Hiç durmadan yürümemden ve soğuk havadan dolayı iyice yorgun düşmüştüm. Başım dönmeye başlamıştı. Tatlı birşey yemek ve sıcak bir kahve içmek için girdim bir cafeden içeriye. Ağırlıklı lise yaşlarında bir sürü genç kızlı erkekli gruplar halinde oturuyorlardı. Aralarından bazılarının birbirlerine kur yaptıkları , grubun içerisinde hararetli konuşmalar ve gülüşmeler esnasında belli etmeden bakışlarından belli oluyordu. Masumhane hoşlanma belirtileriydi bunlar. En azından başlangıç için masum sayılabilir. Kendi yaşadıklarım geldi aklıma sıra beklerken kahvem ve bir dilim kekim için. Bizde bugün çoğu evlenmiş çoluk çocuk sahibi olmuş arkadaşlarımla birlikte o zamanlar cadde'de devamlı turlardık , her birimizin hoşlandığı bir kız vardı mutlaka okuldan. Onları görebilmek umudu ile saatler geçirirdik.

Eve döndüm sonunda , hala ağlama gel gitlerim devam ediyordu. Durup durup birden gözlerim doluyor hıçkırıklara boğuluyordum. Elimde değildi , hayat ne kadar güzeldi , yaşamaya değerdi , insanlar güzel ve mutlu şekilde dolaşıyorlardı. Herşey yolunda gibiydi. Oysa ben mahvetmiştim herşeyi , benim için hiçbirşey yolunda değildi , ben nasıl olurda böyle bir yanılgıya kapılıp hayatımı yok etmiştim , farkım yoktu sokakta dilenen çocuklardan cahillik olarak , onlarda aynı şeyi yapar bende yaptım işte. Bu kadar düşüncesiz nasıl olabildim? Nasıl üzdüm ailemi , bana güvenen , herşeyini vermiş artık benden birşeyler bekleyen onları? Bu yaptığım hiç affedilecek cinsten birşey değil.

Ama bu hayatımın dönüm noktası dediğim gibi. Çok kesin ve net olarak söyleyebilirim , bunu telafi eder etmez artık istediğim , özlediğim hayatıma geri döneceğim . Mutlu olarak , mutlu ederek ufukta parıldayan güneşe doğru son yolculuğuma çıkacağım..

8 Ocak 2009 Perşembe

Başlıksız...

Hayatımda bir dönüm noktası yaşıyorum , bu öyle bir dönem ki , var oluşumun bir açıklamasını bulamıyorum bir türlü.. Ne çevrem , ne arkadaşlarım , ne de bir başkası...

Sadece onlar benim tek varlığım , tek yaşama sebebim , tek aşkım , tek hikayem , tek var olma sebebim bu dünyada... Ailem..

Gecelerini gündüzlerine katarak , her fedakarlığı yapıp , yemeden içmeden yedirip içiren ailem benim varlığım. Benim her hareketimde , her nefes alıp verişimde onların emeği , onların eseri var. Beni ben yapan onlar , bir başkası değil.

Dünya da tek dostum , sığınabileceğim , beni koşulsuz seven , onlar.. Ben hak etmiyorum onları , oysa onlar yanlış bişey yapmadılar hiç , tam tersi insanüstü bir güç ve sevgi ile beni yarattılar , kendilerinden kaybederken bana kattılar..

Ama ben , onlar için bir üzüntü kaynağı olmaktan öteye gidemedim hayatım boyunca , sonuna kadar hak ettikleri gurur tablosunu yaşatamadım onlara. Defalarca uyarmalarına , benim için endişe etmelerine rağmen hatalarımın kurbanı , duygularımın belki de esiri oldum , hatalar yaptım.. Her defasında üzdüm onları , layık oldukları haklı gururu ve coşkuyu yaşamalarına fırsat vermedim.

En son hatam ise hem benim hem de onlar için büyük bir hayalkırıklığı ve üzüntüyü beraberinde getirdi. Çok kızdılar , üzüldüler , belki nerede hata yaptıklarını düşündüler... Ama yanıldılar , hata yapan onlar değil bendim..

Bana katlanmak zorunda değiller artık her ne kadar bu en son hatam , hayatımın dönüm noktası olsa da artık çok geç onlar adına. Ben ise hayatımda hiç olmadığı kadar tövbekar ve pişman oldum. Ama pes etmeyeceğim , ben galip geleceğim hayata karşı. Yılmayacağım , dibe vurduğum yerden hızla ve güçlenerek çıkacağım.. ancak uzun zaman alacak orası kesin , eğer bir muciza olmaz ise..

Kaybettiğim sadece para değil , onların bana olan güveni ve onlara yaşatamadığım o gurur tablosu .. Hayallerini çalmaya , onları mutsuz etmeye hiç mi hiç hakkım yok. Keşke geriye dönebilsem , herşeyi değiştirebilsem , yeniden inşa edebilsem yıktıklarımı , yerine koyabilsem her gurur ve mutluluk taşını , keşke doğduğumdan bu yana onları üzdüğüm her anı değiştirebilsem..

Benden ve herkesten çok mutluluğu hak eden aileme ...

2 Ocak 2009 Cuma

Yeni Yıl

Yeni başlangıçların müjdecisi taptaze umutlar içimi kaplıyor , eskiye ait kanserli karamsar çürük ruhumun üzerini kalın bir tabaka ile örtüyor. Onu sonsuza kadar gömüyor geçmişimin derinliklerine , orada kalacaklar bir daha haber alınmamak üzere , uyandırılmayacaklar yaşam boyu.

Her yeni yıl başlangıcı , hayatımda bir kilometre taşı benim için. Her ne olursa olsun , karşıma kim çıkarsa çıksın , beklentilerim , yaşama dair duruşum , çizgim , değerlerim uğruna verdiğim savaştan alıkoyamayacak beni. Her geçen yıl beni bir öncekine göre daha fazla yorsa da iyimserliğim , beklentilerim , hayat mücadelem büyük bir kararlılıkla ve azimle daha da güçlenerek devam edecek.

Söz verdim kendime .. Şartsız ve koşulsuz , amaçlarıma mutlaka ulaşacağım , daha iyi nasıl yapabilirim , daha iyi nasıl olabilirim , daha faydalı nasıl olabilirim ? Bunları yaparken daha mutlu nasıl olabilirim , daha mutlu nasıl edebilirim ? Daha daha daha.. Sonu yok bu daha'ların..

Akla gelebilecek en kötü senaryo bile ancak , benim mükemmel hayatımın daha da güzelleşmesi için , hayata karşı daha güçlenmem için bir araç olabilir.

Geçmişimi , daha büyük başarıların ve mutlulukların beni beklediği geleceğimin bir habercisi olarak görüyorum. Acısı ile tatlısı ile geçen günlerim bana ilerlemekte olduğumu hatırlatıyor , her geçen an bana gelecek ile ilgili fısıldıyor. Sabırsızlanıyorum beklerken yaşayacağım güzellikleri , mutlulukları , başarıları yanında belki hüzünleri , acıları ... ve tüm bunları paylaşacağım Onu..