31 Ocak 2012 Salı

Meçhul'e Mektup



Selam

Yine mi veya bu da nerden çıktı dediğini tahmin edebiliyorum. İnsan doğasında kendine geniş bir yer edinmiş gurur ve ego vb zararlı şeyleri şu an çekmeceye kilitleyerek, kenara koyarak, biraz da senden yola çıkarak birşeyler karalamak istedim, pek de açıklayamadığım bir sebepten ötürü biraz içime gittim, bir nevi hesaplaşma senin hakkında. Başlamadan biten bir arkadaşlığın hesaplaşması belki. Benim için sanki 40 yıldır tanışıyormuşuz gibi samimi ve dürüst bir havada geçen güzel bir akşamın ardından , seni tanıdığıma çok memnun olarak ayrıldım yanından. Tekrar teşekkür ederim lafı geçmişken.. Öyle zor birşey ki yeni bir insanı tanımak aynı şekilde kendini ifade etmek, bırak günleri yıllar alıyor, çiftler bile hayatları boyunca yeni şeyler öğrenebiliyorlar birbirleri hakkında. Dolayısı ile ön yargılı olmamak gerektiğini , egonun ve aşırı gururun ön planda olduğu bir arkadaşlığın bile mümkün olamayacağını kendime söyledim durdum. Her zaman daha iyi olabilmek için de herhalde hayatımın sonuna kadar öğrenmeye , çabalamaya devam edeceğim. Kimsenin olmadığı gibi kendimin de mükemmel olmadığımın farkında olarak tanıdığım yeni insanlardan da birşeyler öğrenmeye çalışarak ölüp gideceğim birgün ama bunu acı-tatlı yaşanmışlıklarla dolu bir hayatın sonunda yapacağım, bu beni çok da sevindiriyor aslında. Iyi ki varsın, senden de çok değerli kazanımlarım oldu aslında bu kısa sürede, arada söylediğin bazı şeyler tek bir kelime bile bende bir şeyleri tetikledi, buradan da hareketle çok değişik yerlere aldı götürdü beni. Uzun zamandır hiç ziyaret etmediğim hatta nerede olduğunu bile unuttuğum kapılara gittim derinlerde. Bu kapıları tekrar açarak içeride uzun zamandır tek başına bıraktığım kendimlerle yüzleşmeme biraz vesile oldun aslında. Bundan da çok memnunum. Genel olarak belki de görünenin aksine içime atan birisi olduğumdan ne kadar çok da şey birikmiş bu kapıların ardında şaşırdım. 

Ama bazı şeyler var ki bu kadar yıl geçmesine rağmen hiç değişmiyor , belki bundan 10-20 yıl sonra bile aynı şeyleri hala yaşıyor , hissediyor olacağım, bu da her zaman şaşırtmaya devam ediyor beni. Hatalar, üzüntüler, sevinçler , başarılar vb şeyler. Keşkelerin bir cevabı olsaydı , kalbin kör bir gözü olmasaydı, elimiz ayağımıza dolaşmasaydı, heyecanlanmasaydık, ağlamasaydık, üzülmeseydik , sarılmak zorunda kalmasaydık daha mı iyi olacaktı herşey ? Bence hayır , sıklıkla söylenen bir söz var , çok da katılırım , mutluluk veya insan için erişmek istediği yer neresiyse aslında önemli değil , ona ulaşırken ki katettiği yol , yaşadıkları önemlidir , bu küçük mutluluklarla hayatına bir anlam kazandırır , bir anlamı olması gerekir yaşamın. Yoksa varmak istediğin yere vardığında bir bakarsın yıllar geçmiş , ömür tükenmiş, herşey geride kalmış, telafisi yok. Yaşam boyu sonucu beklemek yerine o yılları dolu dolu yaşamak onlara bri anlam katmak gerektiğini düşündüm, şu an bulunduğum noktadan memnunum genel olarak , sonuçta insanın doğasında var tam tatmin olamamak ancak herkes gibi eksikliği hissedilen şeylef hep olacak, olmasaydı zaten eksik diye bir kavram da olmazdı, bu da bakıldığında bir bakıma manevi haz veriyor insana, özlem duymak ona kıymetini bilmeyi ve sahip olduğunda doyasıya yaşamasını sağlıyor.. diyerek  yavaşça kapanan kapının ardındaki ses derinleşerek uzuyor ve gidiyor sonunda.

Neyse kapattım kapıyı merak etme yoksa bu sabaha kadar sürer gider , sadece biraz aralamak istedim kapıyı senin de katkının, payının olduğunu bildiğim bu yolculuğumun hatırası olarak. Bazen, insan veya sadece ben, işte böyle durup dururken yazabiliyor buna şahit oldun. Bu yazdıklarımdan belki bir hastalık sonucu da çıkabilir, normaldir , neysem oyumdur , aksini iddia etmiyorum zaten.

Bu seneye iyi başlamadım manevi olarak biraz duygusal dalgalanmalar iş ve özel hayatımdan kaynaklanan ama böyle bitmeyeceği kesin. Eğer buraya kadar okuduysan teşekkürler sabrın için. Tekrar minnettarım samimiyetin ve dürüstlüğün için . Sende beğendiğim en önemli şey medeni cesaretin , açık sözlülüğün, akıllı olmak kaydı ile kendi çizginden ödün vermeyişin. Bunlar güçlü bir karakter için önemli ve gerekli şeyler. Hatalar hep olacak , bunların farkında olduktan sonra daha da güçlenerek tüm sıkıntılarını aşacaksın, biraz sabırlı olman gerek ( bende olmadığı için eksikliğini çok hissediyorum). İnsanların gerçek niyetlerini anlamak zor, sezgiler genelde doğruyu söylüyor böyle zamanlarda, onlara güven, dikkat çekici olduğun ve bunu da bildiğine eminim , sezgilerin seni doğru yere götürür. Tüm olumsuzlukları , insanları hayatından çıkart , direkt hem de tekme, tokat :) onlarla geçen her saniye zarar inan. Bu sene toparlanma ve kendini iyi hissetme senen, bundan sonra da böyle hissetmek senin umrunda , hiçbişeyin sorumlusu sadece karşındaki olmuyor , onu seçen sensin , bu iş-arkadaş-aşk her yerde böyle. Söylenmek yerine farklı bir seçim yapmak lazım. Aklıma geldi keman işine tekrar başlasan süper bişi çok hoşuma gitti, zevk aldın mı bilmiyorum ama aslında müzik ile ilgilenmek ruha da çok iyi geliyor. Ben de yıllar önce bıraktığım yerden sonra uzun zamandır içimde olan piyano ya başlamak istiyorum , hayırlısı.

İçimden bu geldi , korkutmadım ya da endişelendirmedim umarım filmlerdeki gibi notlar yazan , korkutan tipler gibi :)) içimden gelmiş bende durdurmadım. Senden ufak bir kesit görebildim, gördüğüm kadarını da özledim diyereekk bu saçmalığıma bir son veriyorum. gündelik hayatta böyle diyorlar buna.

Sevgilerimle 
Toygar

9 Ocak 2012 Pazartesi

Kırıklar


Yanlış giden birşeyler vardı diye düşündü. Hep aynı son, hüsran, kalp kırıklıkları, yeni bir umutsuzluk döneminin daha başlangıcı, keşkeler , pişmanlıklar ile dolu bir dönem daha başlıyordu.

Belki de hayatın ona anlatmak istediği birşeyler vardı, deniyordu onu, sınıyordu daha iyi birisi nasıl olabilir diye. Kararlıydı artık buna bir son vermeliydi. Değişik yapmalıydı birşeyleri yoksa sonuç hep aynı olmaya devam edecekti. Bunu kesinlikle istemiyordu. Değişim !! sihirli kelime buydu ama söylendiği kadar kolay değildi bu. Gerçekten istemeliydi, hissetmeliydi. Tahmin ettiği kadar zor olmayacaktı. Sebebini biliyordu, nerde yanlış yaptığını ancak gerekli gücü kendinde bulamıyordu. Yaşanmışlar epey yormuş, yıpratmıştı ruhunu. Elinden tutacak , yerden kaldıracak bir ele ihtiyacı vardı son kez. Son bir şanstı tüm istediği, herşeyi düzeltecekti. Ama hayat zordu ve onu sınamaya devam ediyordu. Umudunu yitirmemeye , sabırlı olmaya çalışmaktan başka elinden birşey gelmiyordu. Keşke tüm kırıkların parçalarını birleştirebilse, tamir edebilse, eskisi kadar sağlam olmasa da tekrar anlamlı bir bütün haline getirebilseydi, onu tutsa elinde, hiç bırakmasa, sımısıkı tutabilseydi. 

Onun elinden kayıp gittiği anı hatırladı birden. Zaman yavaşlamıştı elinden kayıp giderken , ağır çekimde ellerinin, parmaklarının arasından kayıyordu. Fark ettiğinde çok geç olmuştu artık. Tekrar tutmaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Ellerinden kayıp giderken, kafasında tek birşey vardı. Onsuz bir hayat düşünemiyordu. Birden, onun kendisi için ne kadar vazgeçilmez ve değerli olduğunu hissetti. Parmaklarının arasından kayarken ruhunun da bedenini onun ile terk etmekte olduğunu hissetti. Gözlerindeki parlaklık, yaşam belirtisi, yerini donuk ve anlamsız bir bakışa bıraktı. Ona can veren yoktu artık. Vücudu bir kukladan ibaret bez bir bebek gibi yere yığıldı. Yerde saçılmış kırıklara bakan donuk ve cansız gözlerinden sıcak yaşlar yavaşça süzüldü. 

Bunların bir rüya olmasını ,  birer hayal olmasını hayatında hiç olmadığı kadar çok istedi. Belki dört, beş saniye içerisinde olmuştu herşey ama ona yıllar gibi gelmişti. Hiç olmaması için zamanı durdurmak istemiş ama başaramamış, mümkün olduğunca yavaşlatmıştı. Sonuç kaçınılmazdı onun için. Aslında yabancı değildi tüm bunlara. Kimbilir kaçıncı kırıktı, bu da diğerleri gibi derin bir yara daha açmıştı onda. Asla kapanmayan bu yaralar onu, zaman geçtikçe iyice güçsüzleştirmişti. Artık kendi başına ayağa kalkmaya gücü yoktu. 

Aradan geçen bunca yıldan sonra hala yerdeydi. Ayağa kaldıracak, yardım edecek, elini uzatacak kimsesi kalmamıştı. Hepsini kırmış, paramparça etmişti. Artık nefes almakta zorlanıyordu. Ruhu bile ona dayanamamış , terk edeli çok olmuştu. Artık tek isteği daha fazla kırığa sebep olmadan ayrılmaktı buradan. Çok geçti artık herşeyi değiştirmek için. Kırılanlar geri gelmiyordu.

- Çok üzgünüm kırdığım için sizleri, ben olmasaydım hayat daha güzel olurdu sizin için.. 

Ağır ağır gözleri kapandı, son kez derin bir nefes aldı ve yavaşça içinde kalanlar ile beraber bıraktı kendini.