29 Nisan 2009 Çarşamba

Sana..

sen güçlü kız , sen her zaman daha iyi ve daha doğru olmaya gayret gösteren , devamlı çabalayan , asla yılmayan , pes etmeyen sen..

sen bir çoğumuzdan daha şanslısın aslında her ne kadar aksini düşünsen de .. bu şans tamamen senin kendinle ilgili , sahip olduklarınla değil aslında.. kaybettiklerinin sana kazandırdıkları , bunlar için ödediğin bedel senin acı ve vazgeçme eşiğini hepimizden çok ama çok yukarıya taşıdı.
Sen hepimizden çok sağlığın , ailenin kıymetini ve önemini biliyorsun ve daha da artarak bu bilinç seni mükemmelliğe , huzura ve mutluluğa taşıyacak.

Bedeli ne olursa olsun , hepimizin daha mutlu olmayı öğrenmemiz gerekecek bu dünyada , bu kaçınılmaz.

Ne zaman öğrenir , öğrenmek için çaba gösteririz , hayat bizi sınamayı o zaman bırakır ama hiç bir zaman zorlu sınavlar/dönemler peşimizi bırakmaz.. Her zaman hatırlatır bize neyin ne kadar önemli olduğunu , varoluş sebebimizi ... İnancımızı sınar devamlı , onu kaybetmememiz için.. Sevgiyi çıkartır karşımıza ama zorlar , oynar bizimle yokluğunu anlayalım bir daha sırtımızı dönmeyelim diye..

Kaybettiklerin veya kaçırdıkların , seni hayata daha iyi hazırlamak , ileride daha mutlu olmanı ve etmeni sağlamak için bu dünyanın oynadığı masum bir oyun aslında , kazanan belli .. Sen !!!

24 Nisan 2009 Cuma

Yok Olan

Bazen .., aslında çoğu zaman hatta her zaman , etrafımda gördüğüm insanların içine girerek onlar gibi yaşıyor , düşünüyormuş gibi hissederim. Buna , dozu ayarlı bir şekilde yapıldığında , empatik yaklaşım denebilir. Onu anlayabilmenin ötesinde , aslında , başka hayatlara duyduğum ilgi yatıyor bunun altında. Asıl sebebi , başkalarının hayatına duyduğum merak , onların neyi ne için yaptığı , nasıl düşündüğü , neden öyle davranıp neden öyle konuştuğu , neden o tercihleri yaptığı ve kararları verdiği gibi davranış biçimleri.

Küçüklüğümden beri yolda yürürken , bulunduğum ortamlarda tanıdığım veya tanımadığım insanların yüzlerine hareketlerine bakarım. Bu , yıllar boyunca yaptığım pratiklerin de etkisi ile onların kim oldukları ve nasıl bir yaşamları olduğu konusunda ipuçları verir bana. Yanılıyor olabilirim , önemi yok bunun. Sonuçta sadece beni ilgilendiriyor düşündüklerim , vardığım sonuçlar.

Başlarda eğlenmek amaçlıydı bu düşüncelerim. Çoğu zaman , çocukluk işte , insanlara bakar içimden kısık bir sesle onları seslendirerek dalga geçer ve gülerdim kendi kendime. Hele çiftler , bu iş için tam biçilmiş kaftan. Bazen tartıştırırdım , bazen birbirlerine bakışlarından yaptıkları hareketlerden işime geldiği gibi komik bazen de arsız sonuçlar çıkartırdım.

Yaş ilerledikçe belki düşüncelerim herkesin olduğu gibi değişti benimde. Artık onlara baktığımda daha çok hüzün görmeye başladım kim bilir belki kendim öyle olduğum için onları da öyle görmek istediğimden. Bu sayede kendimi daha iyi hissedecektim belki de..

Dışardan bakıldığında kim bilebilir 30'lu yaşların getirdiği o ağır ve donuk duruşun altında , kalbi küçük bir çocuğunki gibi hızlı ve çoşkulu çarpan , kafasının günlük sorunlardan ve işten çok muzır çocuklarda olduğu gibi 1000'lerce hinlikle dolu olduğunu ve bir kızı gördüğünde hala liseli çocuklar gibi ilk görüşte hemen aşık olabildiğini ? Sonrası hiç önemli değil çünkü o yaşamını , tutkuları ve hayalleri üzerine kurmuş . Aslında hüzünler de onun için birer mutluluk .. Hüzünlerin de onu mutlu eden şeylerin sonucu olduğu düşünüldüğünde. Bundan hiç pişman değil kendisi , birçoklarına göre bakıldığında hala bir baltaya sap olamamış olsa bile.

Neyi yanlış yapmıştı ? Kimi incitmiş ve kırmıştı ? Kime zararı dokunmuştu ? Bilakis , herkesin yardımına koştu hatta bazen onların mutluluğunu kendisininkine tercih ettiği oldu. Eline hiçbir şey geçmedi elbette. Hatta çok şey kaybetti , birçoğuna göre boşunaydı bu çabaları , biraz da kendisi için yaşamalıydı , kendisini şımartmalı , mutlu etmeliydi. Ama o , başkalarının mutluluğu ile mutlu oluyor , üzüntüsü ile kahroluyordu.

Mutluluğa giden yolun başkalarının mutluluğundan geçtiğini anlaması çok uzun sürmedi. Şimdilerde ise aslında doğru yaptığı şeyin , diğerlerinin yozlaşmış yaşam tarzları ve davranışları yüzünden kendisinin mutsuzluğuna yol açmasına bir anlam veremiyor. Gitgide yalnızlaşan bu dünyada , kendisini eskisine göre daha da yalnız hissediyor. Tam bir kıvılcım görür gibi olduğunda çok geçmeden bunun bir aldatmacadan ibaret olduğunu anlıyor.

Büyük hayalkırıklıkları içerisinde kendisine mi yoksa yok olup giden değerlere ve sevgiye mi üzülsün bilemiyor..

Zararlılar

Sıkıldım insanların aslında yaptıkları şeylerin altında yatan gerçek sebepleri görmekten , sanki ölüleri görüyor ve onlarla konuşuyormuş gibi , insanların maskeleri altında gerçekte birbirleri için kin ve nefret dolu hisler beslediğini görmekten sıkıldım.

Herşey yapmacık , sözlerin , gülücüklerin altında gözler ele veriyor yalanı , fırsat kolluyor herkes birbirine zarar verip bundan kendisine pay çıkartabilmek için , bencilce egolarını tatmin edecek , kısa ve hergün tekrarlanan sahte mutluluk baloncukları ile koca bir yaşamı sürdürmeye çalışmak için.

İçim daralıyor , bu kadar menfaatçi , çıkarcı , bencil ve yalancı insanlarla çevrili bir ortamda bulunmaktan nefes alamaz hale geliyorum. Elimde olsa hepsini başka bir yere benden uzağa gönderirdim. Mutsuz ve huzursuz oluyorum , hepsi aptal ve beyinsiz denecek kadar cahil. Farkında değiller bile , çoğu zaman yaptıklarının ne kadar iğrenç olduğu hakkında en ufak fikirleri bile yok. Robotlaşmış , bir başkası tarafından yönetilen günümüzün çağdaş ve modern diye etiketleyebileceğimiz kuklaları haline gelmişler.

Etraflarına mutsuzluk , şiddet , huzursuzluk ve kötülük yayarken kendileri bundan değişik bir haz alıyorlar. O kadar ustalaşmışlar ki , bu kendiliğinden yapılan bir davranış haline gelmiş. Zararlı birer yaratık olmuşlar. Kurtulmak lazım bunlardan.