28 Nisan 2008 Pazartesi

Seni Seviyorum

Sana ulaşmama hiç izin vermedin , hiçbir zaman sana hissettiklerimin onda birini bile hissettmedin bana karşı , hiçbir zaman sana hissettiklerim hakkında en ufak bir fikrin bile olmadı...

Sevmeme hiç izin vermedin ki , seni cennetimize götüreyim , ikimiz beraber sonsuzluğa doğru aşkımızla süzülelim...

Seni ne kadar sevdiğimi asla bilemeyeceksin , asla seni bu dünyada herşeyden çok ne kadar istediğimi bilemeyeceksin , asla bir dokunuşunun , bir gülümseyişinin , bir bakışının benim için bir ömüre bedel olduğunu bilmeyeceksin..

Bir dokunuşun bir sözden çok daha önemli olduğunu benim için bilmeyeceksin. Seni ne kadar çok sevdiğimi , seni ne kadar çok düşündüğümü , sana ne kadar değer verdiğimi , seni ne kadar çok mutlu etmek istediğimi ve bu uğurda herşeyden vazgeçebileceğimi , hayatımdan fedakarlık yapabileceğimi bilemeyeceksin asla..

Seni ilk gördüğümde , ne kadar harika bir güzelliğinin olduğunu , bana bakıp gülümsediğinde nefesimin nasıl kesildiğini , gözlerimi senden neden alamadığımı ve bugün dahil nasıl muhteşem göründüğünü hiç ama hiç unutmayacağım...

Seni her düşündüğümde , şu anda olduğu gibi , sana karşı olan sevgim birer gözyaşı olarak yanaklarımdan süzülecek ama hiçbir zaman durmayacak..

Sana karşı olan sevgim , aşkım ebediyyen devam edecek , ölünceye kadar , nefes alıp vermeye devam ettiğim sürece , kalbim atmayı sürdürdüğü sürece senin için atacak..

Bir saniyede beni dünyanın en mutlu insanı yapabildiğin gibi bir saniyede de dünyanın en zavallı adamı yapabildiğini ve bunu başka kimsenin yapmaya gücünün yetmediğini asla bilemeyeceksin..

Bundan sonra artık ayrı masalarda yiyeceğiz , ayrı yerlerde çalışacağız , dolaşacağız , birbirimizi görmeyeceğiz.. ve ben seni sabah olduğunda , akşam , ne yaptığını düşünüyor olacağım , acaba sen de yalnız mısın ?

Senin gitmeni istemiyorum , yanımda olmanı istiyorum ve hayata lanet ediyorum bana bu şansı vermediği için , sana kızamıyorum , kıyamıyorum bana bu şansı tanımadığın için , saçının teline zarar gelsin istemiyorum..

Ama sana çok kızıyorum çünkü yaşayacağımız o muhteşem anlar , mutluluk ve aşk dolu bir ömür artık yaşanmayacak.

Bana bir şans ver başka bir şey istemiyorum.. Bu sıradan bir romans , aşk değil , sen benim bir parçamsın artık.

Hiçbir zaman aşkın , kalbimde bir sessizlik , huzur olduğunu bilmiyordum seninle karşılaşıncaya kadar , aslında herşeyin bu kadar yakınımda olduğunu..
Aşkın senin gözünde bir ışıltı olduğunu , senin gülümseyişinde , saçının telinde , saf yüreğinde saklı olduğunu..

En az benim kadar seni sevecek ve mutlu edecek bir sevgilin olmasını umut etmekten ve daima mutlu olmanı dilemekten başka bir seçeneğim yok , seni sevmekten başka çarem olmadığı gibi...

23 Nisan 2008 Çarşamba

Bir Ben...


25/7/2006
Bir Ben...
Bu resimi çektirdiğim zamanı hatırladım birden , bilgisayarımda eski resim dosyalarını karıştırırken buldum yine... o zamandan bu yana yaklaşık 2 sene geçmiştir herhalde.. o anı hatırladım , o ana geri döndüm bir an.. kafamda neler vardı , aklımdan neler geçiriyordum , neler için atıyordu kalbim , neler düşlüyordum ??? şimdi ise o zaman düşündüklerim , beni heyecanlandıran olaylar bir hiç.. zamanın böylece bir çok şeyi unutturduğunu , yeni bir çok şeye gebe olduğunu , bir çok şeyin üstesinden gelip , acıları , hüzünleri sildiğinin canlı ve somut bir kanıtı var bu resimde.. bu resimde , bundan 2 yıl sonra bugün ve bu süreçte neler olacağını bilmeden bakan ben varım... kısacası iyisiyle , kötüsüyle , yanlışıyla , doğrusuyla , her yönüyle ben varım ve bunu sadece ben biliyorum , başkası değil... bu belki de başkasının beni anlamasından korkumun bir sonucu olarak içime kapanmış olmamın bir sonucu... halbuki aslında bu sessiz , sakin görüntünün altında ne fırtınalar kopuyor , içten içe ne acılar , hüzünler , çocuksu sevinçler yaşanıyor , bir ben biliyorum... bir ben biliyorum sadece nasıl sevdiğimi , nasıl üzüldüğümü , bazen küçük huysuz çocuklar gibi nasıl ağladığımı , karşımdakini mutlu etmek için nasıl çırpındığımı ama bunu belli etmemek için nasıl çaba harcadığımı , bazen de nasıl bencil olduğumu... bir ben biliyorum sadece sevmenin ve sevilmenin bu dünyada insana gerçek mutluluğu ve huzuru getirdiğini , bir ben biliyorum bir o kadar da bu mutluluğun yakalanmasının imkansız olduğunu...

Denizz

26/7/2006
denizz
Bayılıyorum ayaklarımı uzatıp , deniz kıyısındaki evin balkon kapısından içeri giren tatlı meltem ve kendine has denizin kokusuna , bıkmadan usanmadan kayaları döven dalgaların çıkardığı sesleri dinlemeyi , ağır ağır batan güneşi , gökyüzünün kızıl rengini seyretmeyi... en çok da o deniz kokusunu ciğerlerime çekmeyi .. kendimi tazelenmiş , yepyeni ve huzur dolu hissediyorum ... kapı aralığından içeri süzülen rüzgarın etkisi ile hafifçe dalgalanan perdenin dans eder gibi bir ritm içerisinde hareketine gözüm takılıyor...
günün bütün stresini ve yorgunluğunu geride bırakarak , kafamı boşaltıyorum , boşalmıyor bir türlü , düşünceleri kovalıyorum , birisi gidiyor başkası geliyor , olmuyor , çok çabalıyorum ama faydasız.. kurtulamıyorum geçmişi düşünmekten , gelecekle ilgili plan yapmaktan , endişelerimden ....

Bir Yaz Akşamı

26/7/2006
Bir yaz akşamı
Bu akşam bir karadeniz sahil kentindeydim... sahili müthiş , yeşil alanlar , düzenleme muhteşem
yaklaşık 20.30 civarında gittim sahilde yürümeye başladım , yerlisi çocuklarını da alıp ailecek sahilde yürüyüş yaparak vakit geçiriyorlar , klasik çekirdek çıtlatma , dondurma , mısır yeme aktiviteleri hırla devam ediyor... gençler birbirlerini kesiyor , bu da kim daha önce buralarda görmedim , ay ne hoş çocukmuş veya ayıya bak tarzı bakışlar atıyorlar birbirlerine..

yürürken de müthiş yaz akşamının keyfini çıkarıyorum , deniz sakin , mis gibi kokuyor , mehtap var bu gece , hemen teknenin biri mehtap gezisi düzenlenir diye fırsatı değerlendirmiş , adam başı 4 YTL , sudan ucuz ama benim farklı bir misyonum daha var keyif almamın yanısıra , yemek yemem lazım... bunları düşünerek sahilde yürürken açlığımın da etkisi ile olsa gerek mısır satıcıları , ellerinde mis gibi kokan haşlama veya kebaplar , veriyormuş gibi yapıp karşısındakine sinir krizi geçirten asla o bölge ile hiç alakası olmamış maraş dondurmacılarını gözüme kestiriyorum , yemekten sonra eritmek için 1-2 tur sahilde atarken bunlardan da yiycem diyorum kendi kendime..

Nihayet balıkçı barınağı ve küçük , mütevazi balıkçı restaurantları görünüyor. aslında bunlar ufak 4-5 masalı asıl işi balıkçılık olan ancak meraklısı için pişiren biraz salaş ama lezzetli ve ucuz balık yapan yerler.. oturuyorum birisine , ızgara uskumru , güzel bir salata ( balıkçılarda çok lezzetli olur) , balık çorbası ve ufak da bir kalamar tava söylüyorum , beklerken de etrafı kesiyorum , kimler var diye.. kimisi sadece bir bira içmeye gelmiş arkadaşı ile muhabbet ediyor , kimisi rakı sofrası kurmuş , bir de çok tatlı bir çocukları olan genç bir aile var , çocuk yerinde durmuyor , bir yandan onla uğraşırken bir yandan da yemeğe çalışıyorlar... gözüm devamlı oranın sahibi olan genç delikanlı da , siparişleri aldı , ama gözüm takıldı işte , bu alemin kralı dercesine bir vücut dili var , kendinden emin , o da ben kesiyor arasıra belli ki o da benim hakkımda yorum yapıyor içinden..
bütün siparişleri yiyor bitiriyorum , hepsi çok lezzetli olmuş , büyük bir keyifle çayımı da içip kalkıyorum , selamlaşıyoruz artık o delikanlı ile , eh ne de olsa bir yemeğini yedim , samimiyet oldu i yakınlaştık sayılır , aramızdaki buzlar eridi :))

tekrar sahile yöneliyorum , biraz fazla yedim sanırım , eritmem lazım , sabah 3'e kadar turlasam ancak diyorum içimden , ama 1-2 tur sonra insanlar da benim gibi akşam gezmesinde devamlı tur attığından tanıdık oluyoruz ve gözümün içine bakıp birbirlerine bişeyler diyorlar , muhtemelen bu manyak demin de geçmişti , herhalde piyasa yapıyor gibi bir yorum da yapmış olabilirler.. olabilir değil aslında kesinlikle bu şekilde yorumladılar... neyse ben bunlara da aldırmadan , şiş midemle turlarken , sanki o yemekleri ben yememişim , çatlayan ben değlim ya , ağzım tatlansın bahanesi işte , dondurmaya yöneliyorum... dondurmaya dayanamam , tatlı yemem ama dondurma deyince herşey biter benim için... son kalan enerjimi de kullanarak arabaya yöneliyorum ve yarım saatlik yolu da hareketli ve yüksek sesli birşeyler dinleyerek uyumadan otelime varıyorum.

Düşünüyorum da , tek başıma da olsam bu akşam müthiş bir akşam geçirdim , çok keyif aldım , herşey çok güzeldi , insanlar güzeldi , hava güzeldi , deniz güzeldi , balık güzeldi , ben güzeldim...

Bakış...

1/8/2006
Bakış....
Bakınca heyecanlanıyorum ,
Bakınca gözlerimi ayıramıyorum ,
Bakınca kafam karışıyor ,
Bakınca aklım dağılıyor ,
Bakınca duruyorum ,
Bakınca sadece ona odaklanıyorum ,
Bakınca hiçbir şey duymuyorum ,
Bakınca yutkunamıyorum ,
Bakınca nefes alamıyorum ,
Bakınca kalbim yerinden fırlayacakmış gibi atıyor ,
Bakınca kızarıyorum ,
Bakınca ateş basıyor ,
Bakınca keşke diyorum ,
Bakınca ahh çekiyorum ,
Bakınca hayallere dalıyorum ,
Bakınca kendimden geçiyorum ,
Bakınca o an hiç bitmesin istiyorum ,
Bakınca bakabildiğim için şükrediyorum ,
Bakınca yakınında olduğum için gurur duyuyorum ,
Bakınca daha çok hayran oluyorum ,
Bakınca konuşmak istiyorum ,
Bakınca dokunmak istiyorum ,
Bakınca bir saniye bile görememekten korkarak gözümü hiç kırpmıyorum ,
Bakınca onu rahatsız etmekten çekinerek korkarak bakıyorum ,
Bakınca ona ne kadar hayran olduğumu içimden ama haykırarak söylüyorum ,
Bakınca ona zamanın durmasını istiyorum ,
Bakınca ona keşke düşüncelerini okuyabilseydim diyorum ,
Bakınca ona onu ne kadar sevdiğimi hiç bilemeyeceğini biliyorum ,
Bakınca ona hayatımı ne kadar renklendirdiği ve değiştirdiği için teşekkür ediyorum ,
Bakınca ona gözlerimden gelen bir damla yaşı saklamaya çalışıyorum ,
Bakınca ona sadece ona bakabildiğim , bu fırsatı bana verdiği için minnettarım...

Umuda Bir Bilet

12/8/2006
Umuda Bir Bilet
Yine yaptım , yine aldım bir bilet fazladan , beraber konsere gideceğim o meçhul kişiye... Bunu yapıyorum arasıra , birçok seferde son anda vazgeçiyorum.. Bir bilet aldım konsere sonra ona da aldım.. Onunla o anı yaşamak istedim beraber , paylaşmak , o anın keyfini , tadını doyasıya yaşamak beraberce. Ona da bir bilet aldım , belki bir mucize olur da gelir benimle diye.. Ama ona bilet aldığımdan haberi bile yok ..
Soramıyorum bile ona benimle birlikte gelmek ister mi diye... Korkuyorum gözlerimden , onun gelmesini ne kadar çok istediğimi anlamasından , korkuyorum onu incitmekten çünkü bilmiyorum ona yakın olmam , konuşmam onu rahatsız ediyor mu , bilmiyorum...
Sadece içimden o kadar çok istiyorum ki gelmesini , onu görmeyi , onun yanımda olmasa bile aynı yerde olmasını , onun varlığını bilmem bile beni çok heyecanlandırıyor , sadece gözleri gözlerime bakmıyor , o beyaz yumuşacık tenine dokunamıyorum , o çocuksu , şirin gülümsemesini göremiyorum...
Yanlız biletini sonsuza kadar , hiç yaşanmayacak bir birlikteliğin tek ve son umudu olarak saklıyorum...

Dayanmak

1/9/2006
Dayanmak
Dayanmak , dayanıklı olmak büyük bir erdem bazıları için , ancak ben bir türlü içimdeki fırtınayı , aşkımı , sevgimi , çılgın gibi atan kalbimi dizginleyemezken daha ne kadar dayanabilirim karşılık bulamadığım aşkıma , ne kadar dayanabilirim kalbimdeki bu bıçak yarasına , ne kadar ??

Tarif edilemez acılar , hüzünler , umutsuzluklar kapladı içim , kurtulamıyorum ... İçtiğim aşk zehiri yavaş yavaş tüm bedenimi ele geçiriyor , tüm hücrelerimi ve ruhumu ... Gözlerimin önünde onun o tatlı bakışı , sempatik hareketleri ile bana karşı gülümseyişi , kızıl saçları ve beyaz teni gözlerimin önünden gitmiyor bir türlü , bambaşka bir dünyada gözlerimi açıyorum ... bambaşka bir hava soluyorum , bambaşka hissediyorum , bambaşka ...

Nereye baksam gözlerim dalıyor , onu düşünüyorum , keşkeler ile dolu düşünceler birbiri ardına hızla kafamdan geçiyor , hep keşke diyorum , keşke..

Zamanı nasıl durdurabilirim ve onu kendime hapsedebilirim diye düşünüyorum yanındayken... Onu hep görebilmeyi , hep duyabilmeyi , hep koklayabilmeyi , onunla hep aynı havayı solumayı istiyorum..

Artık her gün tanrıma şükrediyorum bana sağlık ve onu görebilme şansını verdiği için , yarın neler olur , onu tekrar görebilirmiyim bilmiyorum , gözlerimde bir damla yaş onu zorlukla görebiliyorum , gittikçe uzaklaşıyor benden , gitmemesi için yalvarıyorum , dua ediyorum ama nafile , her geçen gün benden daha fazla uzaklaşıyor...

Yapacak birşeyim yok , güçsüzlüğün ve çaresizliğin esiri oluyorum , bitiyorum , tükeniyorum , ruhum daracık bir hücrenin içerisinde karanlığa gömülürken son bir defa arkasından bakıyorum ve yaşadığım sonsuz acı ile beraber kendimi umutsuzca bırakıyorum , elveda bile edememenin burukluğu ile..

Farklılığın Farkında Olmak

21/5/2007
Farklılığın Farkında Olmak
Uzun bir ara oldu , uzun zaman oldu geriye dönüp baktığımda , artık bundan sonra olmayacak dediğim günden beri. Ne olmayacaktı ? Neye karşı aldım bu kararı ? Neye karşıyım ? Nedir bu kin ve nefret ? Kime bu kızgınlığım ? Neden korkuyorum bu kadar ? Niye hayatı zindan ediyorum kendime ? Neden zorlaştırıyorum yaşamı ? Neden kendi mutsuzluğumu başkalarına da bulaştırıyorum ? Neden bu kadar işkence ? Yeter artık yeter...
Zamanı gelmedi mi artık tekrar hayata dört elle sarılmanın ?Yaşamın , mevsimlerin , havanın , doğanın , canlıların tadını çıkartmanın vakti gelmedi mi hala ? Neyi değiştirebildim ki bugüne kadar kızdım , vurdum , kırdım insanları , herşeyden önce kendimi mahvettim. Dışladım , soyutladım kendimi gerçek hayattan , kendi dünyama sığındım , bir masal dünyasında yaşadım hayallerimle...
Mutlu oldum mu ? Hayır... Sonuçta başladığım yere döndüm çünkü içinde bulunduğum dünyayı inkar edemedim , olmadı . Sonunda buldu beni yine gerçekler , uyandım tatlı uykumdan , toz pembe hayallerimle süslediğim rüyalarımdan...
Bize çocukluğumuzdan beri öğretilen hep dikte edilen şeyler vardır ya , çevremize ve topluma faydalı birer evlat olalım , bir aile kuralım , iyi çocuklar yetiştirelim , iyi bir işimiz olsun , sevelim sevilelim vs vs vs ... hepsi zırva , saçmalık.... Yeryüzü , bunlara programlanmış birer robot olan bizlerle dolu... Üstelik bunları yapmak için doğayı ve başkalarını katleden , programın başarıya ulaşması için acımasızca bencilleşen bizlerle...
Aslolan mutluluk ve huzur... Nasıl ve nerede olduğu , hangi formatta veya bedende olduğu hiç mi hiç önemli değil. Tek önemli olan o tarifsiz şeyin benliğimizi taşarcasına doldurması ve bunu diğerlerine de bulaştırmamız . Elbette bunu insanlar anlayamayacaktır. O programlanmış beyinleriyle seni , beni kendilerine birer tehdit olarak göreceklerdir. Tüketim toplumu olmanın getirdiği sıradan ve tekdüze hayatlarının esiri olmuş , hepsi aynı fabrikadan çıkmış birer robot edası ile seni küçümser bakışlarla aşağılayarak yanından geçip gideceklerdir.
İnsanlık öyle bir yere geldi ki , etrafına , başkasına zarar veren , bencil , kısa vadeli düşünen bir yaratık olduk hepimiz.
Ben öyle olmayacağım ama. ben onlardan birisi değilim , bunun farkındayım. Farklıyım ben. Bunun da farkındayım. Bunu bencilce kendi mutluluğum için değil , çevremdekilerin de mutluluğu için kullanıyorum.
Dürüst olmalıyım , arasıra ruhumu saran bencilce düşüncelerden kurtulmalıyım. Herkesi koşulsuzca , farklılıkları ile kabullenmeliyim. Farklılığa saygı duymalıyım.

Aradığını Bulmak...

23/6/2007
Aradığını Bulmak...
Aşk'a her zaman inanmışımdır. İlk aşkım son aşkım olsa da , bir gün (o gün bir türlü gelmek bilmese de...) aşkı yeniden yakalayacağıma dair inancımı ve umudumu asla yitirmedim , daha yeni bir hayalkırıklığı yaşamış olmama rağmen mücadeleme devam edeceğim. Çünkü bu bir hedef , bir amaç değil benim için , yaşamın kendisi , bana ben olduğumu hissettiren , herşeyden zevk almamı sağlayan , yüzümdeki tebessümün , kalbimdeki o tatlı sızının , damarlarımda akan kanın hızının , içleri gülen gözlerimin , düşen çenemin ve daha birçok heyecanımın sebebi o...
Yıllar geçtikçe , acılar arttıkça daha da kamçılanıyor içimdeki istek daha da artıyor aşka karşılık.. Bedenim artık iyice zehirlenmiş durumda , ruhum ise bir hiç onsuz olunca , suyu - güneşi kesilmiş , solmuş bir bitki gibiyim onsuz...
Artık ilk görüşte aşka olan inancımı yitirmeye başladım... Belki bu yılların verdiği , derin aşk yaraları ile bezenmiş yaşadıklarımın bana öğrettikleri sonucu vardığım bir nokta , ancak şu bir gerçek ki ; bir sevgiliye bakışım eskisine kıyasla çok değişti , eskiden dış görünüş daha ön planda iken şimdi dış ve iç güzelliğin uyumu , bütünlüğü ön planda...
Her zaman demişimdir kendi kendime ; çocuksu bir güzellik olgun bir ruhla birleştiğinde dayanılmaz bir çekiciliğe sahip olur...
Şimdi de ona son yazdığım mesajdan bir alıntı " Duymayı beklediğim bir cevaptı , zaten anlaşılıyordu ama senin ağzından duyup bu konuyu kapatmak istedim belki de...Sonuç olarak zorla güzellik olmuyor , eskiden ilk görüşte aşk'a inanırdım artık karşımdakinin dışarıdan görünmeyen özelliklerini de keşfederek zamanla dış ve iç güzelliğinin bütünlüğünü görmeye çalıştım.Çünkü eğer önemli olan sağlam ve sürdürülebilir bir ilişki ise sevgi daha önemli ama tabi ki her iki tarafında gönüllü olması şart. İnsanın kendini sevdiğinin yanında huzurlu ve mutlu hissetmesi herşeyden çok daha önemli. Herşeyi unut ve kafanı iyice boşalt , tatilin tadını çıkart , kendine iyi bak , güle güle..."
Daha çok yazmak istediğim şeyler vardı , kalbimden fışkıran bir şelale içinden duygularım içime akıyordu sanki , boşalıyordum , eriyordum sanki.. Kafamdan geçen hislerime ait binlerce sözcük , bir türlü bir araya gelemiyor , birleşemiyorlardı , bir anlam ifade etmiyorlardı tek başlarına doğal olarak , ama bildiğim , emin olduğum tek bir şey vardı o da ; tüm bunların - iflas etmek üzere olan kalbimin , kafamdaki binlerce düşüncenin , kelimenin - gözümden akan birkaç damla yaşa neden olduğu ve bu damlaların her birisinin içinde ruhumu , kendini sevgiye ve mutlu etmeye adamış ama bir türlü aradığı fırsatı bulamamış benim , aşklarıyla , mutluluklarıyla , üzüntüleriyle yaşanmış koca bir hayatı barındırdığı...

Hep Gülüşürdük Sonra ??

7/11/2007
Hep Gülüşürdük Sonra ??
Geçenlerde bir arkadaşıma rastladım , daha doğrusu yüzyüze değil , şu aralar pek popüler olan dijital karşılaşma , şakalaşma (eşek şakaları da dahil) , yazışma ve sonra da nerden ekledim arkadaşlarımın arasına ben bunu diyip sınırlama getirme ve pişmanlık yaşama platformu facebook'da..

Üniversiteden bu arkadaşım beni o günlere geri götürdü birden.

Hiç unutmuyorum onunla yaklaşık bir sene boyunca okula beraber gitmiştik , ayrıca kendisini az da olsa liseden de tanıyordum.

Çok doğal , arkadaş canlısı , enerjik , hayattan zevk almasını iyi bilen ve yüzündeki o sürekli tebessümü , yanaklarındaki gamzeleri ile oldukça şirin , sempatikti.
Birlikte , dediğim gibi bir süre yol ve sınıf arkadaşlığı yapmıştık.. Hiç unutmam her seferinde deliler gibi abartarak güler , hatta sıkça etraftakilerin de bu yüzden tepkisini çekerdik ve bir müddet sonra ikimizde kontrolden çıkmış vaziyette karnımızda ağrılar , yüz kaslarımızı hissedemez bir şekilde , yuvarlanarak inerdik bindiğimiz araçtan..

Niye yazdım bunu ? Unuttuğumu fark ettim bir an çocuklar gibi gülmeyi , gülmek için aslında kimseye ihtiyacım olmadığını , sadece gülerek herkesi etkileyebileceğimi , hayatı istediğim gibi şekillendirebileceğimi , herkesi mutlu edebileceğimi , kendim mutlu olabileceğimi ; ılık bir gülümseyiş ile kalbimin sıcaklığını , tüm içtenliğimle ve samimiyetimle ifade edebileceğimi , başta en sevdiğim minik bebekler olmak üzere herkes ile çok iyi anlaşabileceğimi..

Bunlardan bazılarını yapabildiğimi tamamen unutmuşum bazılarını da daha sık yapmalıyım.. Çok zor , elimden daha fazlası gelmeyen olumsuz şeyler için de gülümsemeyi sürdürebilmem , hayal kırıklıkları yaşamamam , kırgınlıklarımı , üzüntülerimi dışa vurmamam çok zor. Kendim mutlu olmadan karşımdakini mutlu etmem çok zor. Onun mutsuzluğuna da sebep olmamak için istemeden de olsa ondan uzaklaşmam , içime kapanmam ve daha büyük bir çıkmaza girmemem çok zor .
Ama çok kolay sadece bir gülümseyiş ile tüm bunları lehime çevirmem ve hayatı artık istediğim gibi yaşamam , sevmem ve sevilmem...

Sil Baştan...

23/12/2007
Sil Baştan...
Ne kadar kolay değil mi birşeyden pişmanlık duyduğumuzda veya istemediğimiz şekilde sonuçlandığında hemen sil baştan yapmak , yeni bir sayfa açmak... Sonradan bir bakıyoruz her sayfa , her yaprak yeni açılan bir yer olmuş , eskiyi unutmak için bir bahane , bir avuntu , teselli halini almış sayfalar...

Yeni bir başlangıç yapmak doğru ancak gerçekten yapılırsa , bir avuntu , teselli olarak değil..
Çünkü kolay değil şu kısa hayatımızda başlangıçlar yapabilmek gerçek anlamda.. Yeni bir başlangıç derken iş veya özel hayatımızda , çevremizi , belki düşünce tarzımızı , alışkanlıklarımızı , davranışlarımızı değiştiriyoruz , geçmişten sıyrılıp ileriye dönük yeni planlar yapıyoruz o suçladığımız geçmişten aldığımız dersler ile. Herşey sanki yeniden başlıyormuş gibi , geçmişten sorumlu değilmişiz gibi , herşeyi kolayca unutup sanki geçmiş yaşanmamış bugün doğmuşuz gibi ...

Bu mümkün değil tabi ki , geçmişimiz de , geleceğimiz ve bu an gibi hayatımızın bir parçası. Her anın gerçekliği nefes alıp verişimiz , içtiğimiz su kadar kesin ve net. Olmamış sayamayız hiçbir şeyi , olmamış gibi davranabiliriz ancak . Düşüncelere , eylemlere , olaylara takılıp kalmamak ve içinde bulunduğumuz anı korkusuzca , huzur ile yaşayabilmek için.

Bu işin teorisi , bir de deneyenler bilirler pratiği var. Duygularımız var , bazılarımız üzülmekten , acı çekmekten bile zevk alıyorlar farkında olmadan. Bu sebepten geçmişe takılıp üzülenler hatta ne kadar çok üzülürse uzaklarda birisinin onu duyarak olayları , geçmişte yaşananları istediği şekilde tersine çevirebileceğine içten inananlar var. Bunlar uzayda değil , aramızda , bunlar bizleriz , hepimizin yaşadığı hissettikleri şeyler bunlar. Uzak değiliz aslında bu konuya.

Ancak bunun ilacı herşeye yeniden başlamak , en azından kağıt üzerinde, değil. Yeniden başlamak kolay değil ancak gerçekten ve inanarak yapılırsa , tüm benlik işin içine katılırsa olabilecek birşey. Son zamanlarda ne kadar çok duydum "Sil baştan" veya "Herşeye yeniden başlıyorum , hayatımda yeni bir sayfa açıyorum" vb tarzı söylemler. Bunların çoğu samimi değil . Kişileri izlediğimde çok değil 1-2 hafta sonra içlerinde bastırdıkları olumsuz düşünceler ve hisler tekrar ortaya çıkmaya başlıyor. İrade ve kararlılık çok önemli , kolay değil yeni başlangıçlar yapmak ancak kesinlikle denemeye değer ve eğer başarılı olabilirseniz size acı da verebilir mutluluk da . Yeni deneyimler , yeni insanlar , yeni aşklar , yeni işler kısacası hayat içerisinde yeni bir bölüm açılmış oluyor sonu belli olmayan. Ama tek bölümlük uzun ve sıkıcı bir film gibi yaşamaktansa hayatı içeriği çeşitli sürprizler ve yeniliklerle dolu bir çok bölümden oluşan bir hayat yaşamayı tercih ederim ben.

Yeni Bir Yaşam

17/1/2008
Yeni bir yaşam
Yaşamım boyunca , hep farklı birisinin insan yığınının arasından çıkıp bana doğru geleceğini , bana doğru hamle yapıp " işte geldim , buradayım" diyeceğine inanmışımdır. Şu ana kadar kalabalığın arasından henüz kimse ileriye doğru çıkıp o sihirli cümleyi söylemedi, hamle yapmadı , ama yapacak , buna adım gibi eminim!!!

O cümle benim asıl yaşantımın başlangıcıdır. Bundan sonra ölünceye dek dinleyeceğim , beraber yaşlanacağım kişinin dudakları arasından çıkmıştır.

İş ve ev arasında geçen hayatımın bazen dayanılmaz bir hal aldığına son zamanlarda sıkça şahit oluyorum. Hayat devamlı bir mücadele içinde geçiyor , gayet doğal , öyle de olmalı zaten.

Acaba çok mu haksızlık ediyorum diğerlerine , hayatta daha başka ne dertler ile , büyük sorunlar ve zorluklarla boğuşan bu kadar insan varken , kendi başıma belki bir otel odasında , ofisimde , yemek yerken , yalnız olduğumda azıcık bile olsa kalbim sızlasa ve sımsıkı sarılacak , beraber ağlayabileceğim , gülebileceğim , yanında dünyanın en mutlu insanı olacağım birisini düşlediğimde ??

Utanıyorum kendimden , dünya'da ne sorunlar , ne zorluklar çeken bunca insan varken ben bunları düşünmemeliyim. Uzun süredir , geçmiş korkularıma yenilerek , duygularımı bilerek bastıran ben , ciddi bir ilişkiye bile girmekten korkarak yaşadım. Ancak çoktan anladım ki yalnızlık bana göre değil. Acı olan bunu anlayana kadar belki de beni gerçekten seven insanları kırdım ama kedimi uzaklaştırmanın hep onların iyiliği için olduğunu düşündüğümden yaptım bunu. Bu belki büyük bir hataydı bilemiyorum... Belki benimle mutlulardı , ancak ben bir şekilde aynı mutluluğu tadamamıştım. Kendimi ona adamak , o farklı olana tapmak istemiştim. Bana yaşattığı mutluluğun kat kat fazlasını ona yaşatmak istemiştim. Şartlar ve koşullar ne olursa olsun daima güvenebileceği , huzurlu hissedeceği , mutlu olacağı ve yanımdan hiç ayrılmak istemeyeceği bir ortam yaratmak istedim. Belki bunu tam olarak başaramadım , nedeni de onun bana hamle yapan , benm için gelen kişi olduğuna inanmamam , o kişi değildi.

İşte yine yalnız olduğumda hissettiğim o küçük utanç veren içimdeki sızı sonucu ortaya çıkan kelimeler bunlar , tam olarak değil tabi , yazıya dökmek kolay değil dokunamadığım , tadamadığım şeyleri.

İçimden sessizce konuşuyor , haykırıyor , isyan ediyorum artık. Yok mu o kalabalığın içerisinde gerçekten benim için gelen birisi ?? Kendim , olduğum gibi yerken , içerken , konuşurken , gülerken , giyinirken , kısacası bir başkası olmadan beni kabul edebilecek , beni deli gibi sevecek , benimle yaşlanacak birisi yok mu bu dünyada ?? Sabır sabır sabır.... nereye kadar ? sabretmek istemiyorum artık !!! Yaşadığım her anı onunla paylaşmak istiyorum artık , soğuk bir kış günü , güneşin altında denizi , yelkenlileri , kuşları beraber seyretmek istiyorum , sahilde beraber yürümek , beraber yemek yemek , müzik dinlemek , uyumak , film seyretmek , ona sımsıkı sarılmak , gözlerinin içine bakarak onu ne kadar çok sevdiğimi fısıldamak istiyorum..

Geçenlerde o kalabalığın dalgalanmaya başladığını ve sanki arkalardan birisinin göründüğünü hissettim. Bekledim ama gelmedi , ama emindim birisi vardı , göz göze geldik bir an. Tereddüt ediyordu öne çıkıp çıkmamakta. O olduğunu anladım , anladım çünkü o farklıydı , sıcak gülümseyişi , renkli gözleri , sempatik tavırları ve zekası ile kalbimi daha fazlası aklımı fethetmişti bile. Tamam dedim , bu o. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Yeni bir hayata başlıyordum , akıl oyunu değildi bu , emindim çünkü hissettim , hislerim beni asla yanıltmadı. Herşeyimi ona vermeye , kendimi ona adamaya hazırdım. Çekiniyordu , çünkü tanımıyordu beni. Onu anlıyordum , istediği zamanı ona vermeye hazırdım , onu istiyordum , onun da beni istemesini herşeyden çok istiyordum , dualar ediyordum. Hayatımda en çok bunu istiyordum , hiçbir şeyin önemi yoktu artık ondan başka. Kendimi , onun sevmesini sağlamak için yeniden yaratmaya bile hazırdım neredeyse. Acaba nasıl bir benden hoşlanır diye düşünüyordum. Değişemeyeceğimi bildiğimden ve onun da kendim gibi olmamı tercih ettiğini bildiğimden , benden hoşlanmasını , beni sevmesini istedim. Sadece bir onayı yeterdi hayatımın değişmesi için , yüzmüş artık kuyruğuna gelmiştim. Sadece beni sevmesi artık yeni hayatımın başlangıcına yetecekti. Hazır hissediyordum , çok emindim kendimden , sadece onun işaretini bekliyordum , herşey hazırdı. O kadar sevinçliydim ki , artık gelmişti o , kalabalıktan , saklandığı yerden çıkmış , güzel yüzünü göstermişti bana. Tamamdı , bu kadar dedim içimden. Bunca yıl beklediğime değdi , tam olarak istediğim o idi.

Henüz o onayı vermedi bana , sadece bir "evet" demesi yeterliydi. 4 harfli bir kelime benim tüm hayatımı kökünden değiştirecekti. Bu kadar , herşey bu kadar basitti. O beni mutluluktan uçuran hislerim şimdi de onun beni asla onaylamayacağını söylüyordu. Beni ne olduğum gibi ne de bir başkası olarak sevmeyecekti. Bunu belki de beni üzmemek için söylemiyordu ama tavırları ve sözleri ile açıkça belli ediyordu. Uzunca bir süredir bu kadar üzüldüğümü hatırlamıyorum. Genelde çevremdekilere yansıtmaktan kaçınırım ruh halimi , hislerimi ama bu defa üzüntümün ağırlığı altında eziliyordum , onunla başetmem çok zor oluyordu.

Gerçekten o farklıydı , hayatımda gördüğüm diğerlerinden farklıydı. O benim için gelmişti , bunu biliyordum , emindim . Peki o zaman niye onaylamadı , niye "evet" demedi ? Niye birlikte yeni bir hayata başlamak istemedi ? Niye onu sevmeme izin vermedi ? , onu mutlu etmeme...
Bunu asla bilemeyeceğim , bu beni çok üzüyor , bu sefer yanlış giden neydi ? Başka bir sefer olsa umurumda değil , ama niye o ? Mutlaka bir sebebi var ama ben asla bilemeyeceğim ve asla onunla yaşlanamayacağım , başımı omuzuna yaslayamayacağım , elini tutamayacağım , ona bir daha asla dokunamayacağım , asla...

GERÇEK

3/2/2008
Gerçek
Bugün yaşadığım bir an , beni yine içimdeki okyanusun derinliklerine , bu sefer çok derinlere götürdü.
Birden kendimi suyun içerisinde koca denizin tam ortasında buldum. Etrafıma baktım bir yandan çırpınarak su yüzünde kalmaya çalışırken. Yakınlarda ne bir kara parçası ne de yardım isteyebileceğim kimse vardı.
İşte o an düşündüm ne yapmam gerekli diye. Yüzerek ulaşabileceğim bir yer görünmüyordu , yüzmeye karar versem ne tarafa gideceğimi de bilmiyordum. Hava kararmak üzereydi. Deniz hafif çırpıntılı , oldukça soğuktu. Titremeye başlamıştım , bir yandan su yüzünde kalmak için verdiğim çaba , diğer yandan suyun soğukluğu enerjimi tüketmeye başlamıştı. Artık eskisi kadar kendimi su yüzünde tutamıyordum. Moralim çok bozulmuştu. Burada yanlız başıma öleceğim diye düşünmeye başlamıştım. Aklıma yapacak birşey gelmiyordu bir türlü. Sadece suyun üzerinde kalmaya , batmamaya gayret gösteriyordum.
Aradan yaklaşık yarım saat kadar geçmiş olmalı ki artık iyice güçsüzleşmiştim. Umudumu kaybetmeye başlamış ve ölümün kaçınılmaz olduğuna inanmıştım artık. Kendimi bu kaçınılmaz sona hazırlıyordum. Ölüme bu kadar yaklaşmışken kafamda hayatım , yaşadıklarım , anılarım , sevdiklerim , nefret ettiklerim herşey hızla canlanmaya , geçmeye başlamıştı. Daha yapmak istediğim o kadar çok şey vardı ki , bu kısacık ömüre sığdıramadığım ... Ne yazık ki bunu ancak ömrümün sonuna geldiğimde anlamıştım. Halbuki en azından aklıma gelenleri yapmak , yaşamak için çok zamanım olmuştu.
Birden , hayatta , su yüzünde kalmak için harcayacak enerjim artık kalmadığını fark ettim ve kendimi yavaş yavaş suya bıraktım ve ağır ağır sulara gömülmeye başladım. Derinliklere inmeye başladıkça yavaş yavaş gün ışığı yerini büyük bir karanlığa bırakıyor , yeni bir hayata doğru geçişe başladığımın haberini veriyordu. Son gün ışığını da kaybettikten ve ebedi karanlığa doğru hızla inerken , birden kendimi etrafımda oyun oynayan çocuklar arasında buluverdim. Büyük bir şaşkınlıkla neler yaşadığımı , gödüklerimin ne olduğunu anlamaya çalışırken , içlerinden bir tanesini tanıdığımı fark ettim. Üzerinde ilkokul önlüğü ile bahçede durmadan bir oraya bir buraya koşuşturan kişi bendim.
Hayatımı , yaklaşık 30 yıl sonra denizin derinliklerinde boğularak kaybedeceğimi , başıma bu 30 yıl içerisinde daha neler geleceğini bilmeden , en saf halim ile bahçede oyun oynuyordum.
Daha da aşağıda , ortaokul zamanlarıydı , ilk aşkımı gördüm. Hayatımda ilk defa o kadar heyecanlanmıştım , o kadar aşık olmuştum , onu hatırladım. O an yaşadığım heyecanı ve aşkı yeniden hissettim.
Daha da aşağıya indiğimde dipte bir ışık olduğunu fark ettim. Karanlık olması gerekiyordu öyle değil mi? Kafam çok karışmıştı , içimi bir korku kapladı. Aşağıda beni ne bekliyordu ? Sonra ne fark eder ki , ben artık bir ölüyüm diye düşündüm. Bundan sonra olacaklar beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Beni bu derin suların ortasına getiren , ölüme götüren her ne ise beni daha çok ilgilendiriyordu.
Dibe yaklaşmaya başladıkça gördüğüm ışığın da sönmeye başladığını , zayıfladığını gördüm. Ona yaklaştıkça o benden uzaklaşıyordu. Sonra anladım ki , o ışık , benim umudum , benim kurtuluşum , o gerçek sevgi..
Hepimizin içinde bulunduğu sıkıntılardan , bunalımlardan kurtuluşu gerçek sevgide yatıyor. Ama en önemlisi ona sahip olmak , sahip olanların ise ona sonsuza kadar sımsıkı sarılması. Onu bulmak nerede ise imkansız ama kaybetmek , bir göz kırpma süresi kadar çabuk ve asla geri dönüşü olmayan tek yönlü , dar , ıssız bir yol...
Birisi eğer çıkar da bir gün "gerçek sevgi ? sen ona sahipsin" der ise o kişiyi asla bırakmayın. Her kim olursa olsun yeryüzünde ondan güzeli , ondan iyisi , ondan mükemmeli yoktur , bu kesin. Artık hayat sizin için yeniden başlar , onun için yaşar , onu mutlu etmek için çırpınırsınız. Onu mutlu etmek , onu mutlu görmek size kimsenin sunamayacağı en büyük mutluluğu ve huzuru verir. Son nefese kadar onun ile beraber , sevgiyi ve mutluluğu gözlerinizde , kalbinizde , küçük bir öpücükte , tatlı bir gülümseyiş ile , ufak bir dokunuşta yaşar beraber yaşlanırsınız mutlu ve huzurlu. Gerçek sevgi ailedir , gerçek sevgi onun bir bakışıdır , gerçek sevgi onun mutluluğu için kendininkini feda edebilmektir , Gerçek sevgi onu mutlu etmektir...