1 Aralık 2008 Pazartesi

Miniğim

Her gün , her dakika , her saniye seni düşünüyorum aşkım . Hayalinle yaşıyorum. Eskiden olduğu gibi karşılıklı oturmuş , doğum günümde bana hediye ettiğin ikiz kupalarımızı avuçlarımızın içerisine almış ellerimizi de ısıtarak çaylarımızı yudumluyoruz. Gülümsüyoruz birbirimize . İkimizin de gözlerinin içi gülüyor , ağzımızdan kelimeler çıkmadan gözlerimizle konuşuyoruz , hikayeler anlatıyoruz birbirimize.

Az önce dışarıdan gelmiş , soğuktan titriyoruz hala , ısınmak için çaylarımızı içiyoruz. Burnun dışarıdaki soğuğun etkisi ile kıpkırmızı , gözlerin hafiften yaşlı , durmadan gülümsüyorsun , çok tatlısın. Sen içimi ısıtıyorsun , nefesimi kesiyorsun , seninleyken unutuyorum herşeyi , bilincimi yitiriyorum adeta. Dalıp gidiyorum , aptallaşıyorum. Korkuyorum , ürküyorum bir yandan , herşeyin olduğu gibi seninle geçirdiğim bu güzel anların sonunun gelmesinden. Asla bitsin istemiyorum aşkım asla . Sana hep çay demleyeyim , seni ısıtayım , sana bakayım , hep benimle kal istiyorum.

Çayını bitirdikten sonra mutfağa gidişini arkandan izliyorum , bana yemek için birşeyler hazırlamak istiyorsun. Sana eşlik ediyorum , bende geliyorum yanına. Ocak başında yemeğimizi pişirirken sana sarılıyorum arkandan , yanaklarına , boynuna masum minik öpücükler konduruyorum.

Sonra birden tiremeye başladığını hissediyorum , üşüdüğünü düşünüyorum ama yanılmışım. Ağlamamak için kendini zor tutuyorsun , gözlerin ele veriyor hüznünü , içleri dolmuş , 1-2 damla süzülmeye başlamış bile. Sımsıkı sarıyorum seni , kulağına bi öpücük , gözlerine de.. Bayılıyorum seni öpmeye , okşamaya , doyamıyorum gözlerinin içine bakmaya , utanarak gözlerini benden kaçırmanı ve kafanı göğsüme yaslayarak beraber sessizliğe kendimizi bırakışımızı dakikalar saatler boyunca hiç kımıldamadan ...

Gözlerimi açtığımda soğuk bir odanın ortasında kırık bir koltukta , üstüme battaniyeyi çekmiş , perdenin aralığından soğuk bir ışık odayı dolduruyor. Olabildiğince yapışkan , soğuk , ruhsuz ve kirli bir hava var ortada. Televizyon açık hala , akşamdan kalma. Ev pislik içerisinde , temizlik görmemiş haftalardır , heryer toz , üşütmüşüm deli gibi öksürüyorum , çok çaresiz ve yalnız hissediyorum kendimi. Doğru dürüst yemiyorum bile , dolap bomboş , canım da istemiyor ayrıca.. ölmek istiyorum , hala niye yaşıyorum ? niye nefes alıyorum ? niye ? kimin için ?

Kendime hayrım yok , başkasına da zararım dokunmasın , kafamda tek birşey var o da sensin aşkım. Hep seni düşünüyorum , senden uzak olmak çok zor , tarifi zor acılar içerisindeyim , sanki birisi kalbime ucu sivri bir bıçakla darbe üstüne darbe indiriyor. İçim yanıyor , ağlamaktan göz pınarlarım kurumuş , susuzluktan dudaklarım çatlak , gözlerimin altı mosmor , burnum da akıyor kıpkırmızı soğuktan. Bittim ben , yokum artık , nefes bile almakta güçlük çekiyorum. Halbuki sen olsaydın şimdi yanımda , bana bakardın , çay demlerdin , sımsıkı sarar donmuş yüreğimi ısıtırdın.

Seni düşünüyorum her an , acaba şu an ne yapıyorsun ? Kiminlesin , ağlıyormusun , gülüyormusun ? Mutlumusun ? Herşey yolunda mı ? Hayal ettiğin yaşama kavuştun mu ? Sen de benim seni düşündüğüm gibi beni düşünüyormusun ?

Seni düşünerek , günlerim geçiyor , sulanmamış , sevgiden yoksun bir çiçek gibi her geçen gün daha da soluyorum sevgilim , sensiz olmuyor miniğim...

Hiç yorum yok: